Montessori felsefesi ışığında
Önce bağ, sonra bağımsızlık…
Bağımsızlaşma, antropolojik olarak tüm memeli türlerinde gözlemlenen bir süreçtir.
Bağımsızlaşma, canlının temel ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması ya da ihtiyaçlarını karşılamak üzere uygun kaynakları bularak talepte bulunması ve bu şekilde hayatta kalarak yaşamını sürdürmesi demektir.
Bütün memeliler doğumdan hemen sonra temel bakım verenleri ile kurdukları bağlanma ilişkisiyle bağımsızlaşma sürecine de girmiş olurlar. Diğer memeli türlerinde bu sürecin tamamlanması, insan türüne göre çok daha hızlıdır. Özellikle yaşamın ilk üç ayının gebeliğin dördüncü trimestrı olarak görülmesinin sebebi budur. Annesinin rahminde yaklaşık 11 ay geçiren bir tay doğumdan yaklaşık iki saat sonra annesinin yanında fiziksel olarak uzaklaşmasını sağlayacak ayakta durma ve yürüme kapasitesine sahiptir. Ancak insan için bunun yaklaşık bir yıl sonunda olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla gelişimsel açıdan baktığımızda bağımsızlaşma öyle ya da böyle işleyen bir süreç; bunu durdurmak mümkün değil. Bağımsızlaşma sağlıklı bir gelişim sürecinin olmazsa olmaz bir parçası.
Bağımsızlaşma süreci bebeğin doğumu ile başlar
Yaklaşık altı yıldır aktif olarak ebeveynlerle çocuklarının bağımsızlaşma sürecini nasıl destekleyebilecekleri üzerine çalışıyorum. Sıklıkla şunu gözlemliyorum: “bağımsızlaşma” kavramı ile ilk kez karşılaştıklarında ebeveynlerin zihninde beliren imge “bağımsızlaşma sürecini tamamlamış insan” oluyor. Haliyle bu da bebeklikten itibaren desteklenmesi çok da uygun olmayan bir gelişimsel alan olarak görülüyor. Hatta bu zaman zaman bir bebeğin ebeveyni olan yetişkinleri kaygılandırıyor, ürkütüyor. Çünkü bağımsızlaşma her ne kadar çocuğun gelişim sürecine ait bir olgu ise de anne ve baba da bu süreçte çocuğa bağımsızlaşması için alan açarken kendileri de bağımsızlaşıyor. Bağ kurmak gibi, bağımsızlaşma da her iki tarafı da ilgilendiren bir süreç.
Montessori, bağımsızlaşma sürecinin bebeğin doğumu ile başladığını ifade ediyor.
Bağımsızlaşmanın doğumdan itibaren destekleniyor olmasının ilk adımı sağlıklı bir bağlanma. Bağ kurmadan bağımsızlaşmak mümkün değil. Temel bakım verenleri tarafından bebeğin ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli düzeyde karşılanmasıyla bebek ve ebeveynleri arasında güvenli bir duygusal bağ kuruluyor. Bebeğin bağımsızlaşması ise bu bağın kurulmasına bağlı.
Gelişimin her alanında olduğu gibi bağımsızlaşma da bir süreç ve bugünden yarına tamamlanmıyor. Gelişim döneminin sonunda görmeyi beklediğimiz tablonun gerçek olabilmesi için doğumdan itibaren yapılabilecekler üzerine çalışmak, çocuğun bağımsızlaşma ihtiyacını karşılayacak bir ortamın düzenlenmesi bu anlamda çok önemli. Çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını karşılayan bir çevre oluşturmanınsa iki boyutu var: bunlardan ilki fiziksel çevrenin düzenlenmesi, ikincisi ise rutinler ve yetişkinlerin tutumlarını da içeren sosyal çevrenin düzenlenmesi.
Çocuğun kendi kendine bir şey yapabilmesine destek olacak uygun materyalleri seçiniz
Bağımsızlaşmanın beslenmeden tuvalete, uykudan özbakıma farklı alanlarında yapılabilecek düzenlemeler değişiyor. Bu anlamda çevreyi düzenlerken kullanılan materyaller birbirinden farklılaşabiliyor. Ancak elbette hepsi aynı felsefi temellere dayanıyor: çocuğun kendi kendine bir şey yapabilmesine destek olması ve buna olanak sağlaması. Ve tabii ki bütün bunlar yapılırken materyallerin sağlık ve güvenlik açısından doğru malzemeden, doğru biçimde üretilmiş olması da önemli. Bazen sadece doğru materyalin doğru şekilde bebeğe sunulması bağımsızlaşma sürecinde büyük bir adım atılmasını sağlıyor.
Daha sonra başka yazılarda ayrıntılarıyla felsefi temellerini anlatacağım MANU design ürünlerini ve doğru materyalin doğru şekilde üretilmesine ilişkin çabayı bütün bu yukarıda yazdıklarım çerçevesinde çok kıymetli buluyorum ve böyle bir proje içinde yer almaktan çok keyif aldığımı ifade etmek istiyorum. Dilerim siz de takipte kalmaktan ve bebeğinizle birlikte kullanmaktan muazzam bir keyif alacaksınız :)
Comments